ayhan epik
Bireysel mi, Ekip Çalışması mı?

Bu konu üzerinde yakın zamanda düşünme ve analiz etme fırsatını çokça yakaladım. Gerek öğrenciyken gerek çalışırken hem bireysel olarak hem de ekip ile çıktı üretmek gerekliliğinin ortasında yaşıyoruz. Ben de hep bu ikilemde ne zaman hangisini uygulamam gerektiği veya benden beklentiye göre en iyisini ortaya koyma noktasında en doğru yöntemleri ve çözümleri üretmek için oldukça kafa patlatıyorum.
Bireysel olarak çalışma gerektiren durumlar, belki yaptığımız bir ödev, belki bir analiz, belki de böyle bir yazı yazmak olabilir :) Genelde odaklanmamızı gerektiren, dış etkilerden arınıp, kendi düşüncelerimizi harmanladığımız, araştırıp başka fikirleri, yöntemleri kendi çıktımıza adapte ettiğimiz çalışma türü de diyebiliriz. Bu konuda Quora’da şu linkte şöyle güzel bir cevapla karşılaştım. Özetle, kitaplara ve videolara başvurarak bireysel olarak çıktı üretme süreci olarak tanımlayan bu cevapta özellikle şu noktayı vurgulamamız gerekir ki odaklanmış olmak, dikkatimizi dağıtan unsurlardan kurtulmanın yanında kendi hızımızı kendi sürecimizi kendimiz belirlediğimiz bir yöntem. Yani aslında bir hedef tarih de olsa bu noktaya giderken ki süreci de kendimiz belirleyebiliyoruz. Burada iki tip insan karşımıza çıkıyor: Düzenli çalışarak sonuca gitmek ve erteleyerek son tarih yaklaşırken çıktı üretmek. Kendimi ben de ikiye yakın olsa da arada bir yerde konumlandırdığımı görüyorum.
Ertelemek güzel olsa da doğru zamanda doğru hedefe ulaşmak hem birey hem ekip olarak önemli oluyor. Bireysel olarak kendi hızımızı ve yöntemimizi bu hedefe ulaşabilecek şekilde bölüştürmemiz yeterli.
Bireysel çalışmak genelde motivasyonu az olan insanlar için can sıkıcı ve yorucu olabiliyor. Beklentileri karşılamak veya bir sonuç üretmek için ekip çalışması da gerekebiliyor. Ancak bunu başarabilen insanlar için bireysel çalışma oldukça verimli ve güzel sonuçlar çıkarıyor.
Ekip ya da takım kelimesinin tanımına baktığımızda belirli bir hedef çevresinde birleşen insan topluluğu diyebiliriz. Ekip çalışması ise çok fazla dinamiği olan ama yardımlaşarak ortaya büyük çapta işleri doğru görev dağılımlarıyla ortaya çıkarabildiğimiz ve hedef ulaştığımız bir noktaya geliyor. Burada, dinamikler karakterimizle çok örtüşüyor. Her ekipte bazen işten kaçan, bazen domine etmeye çalışan, bazense ekipte kimseyi üzmeden ilerlemeye çalışan insanlar görüyoruz. Ancak bu noktada kritik olan bulunduğumuz konum, ulaşmaya çalıştığımız hedef ve yapmamız gereken işleri çok iyi anlamlandırmak ve kendimizin bu işin ne noktasında ne kadar görev alabileceğimizi bilmekten geçiyor. Bunu yaparken aslında sadece kendimizi değil karşımızdaki insanların da algı, beklenti ve isteklerini de tartarak kendimizi ekip içinde konumlandırarak ulaşılmak istenen çıktıya doğru ilerlememiz gerekiyor. Esas kritik nokta ise ekip ile birlikte ulaşılmak istenen hedefi iyi anlayarak doğru zaman dilimi içerisinde ekibin ulaşması gereken hedefe yönelik doğru rolü oynamaktan geçiyor. Bu noktayı bir kaç açıdan incelemek gerekirse,
Eğer ekip içinde ekip üyesi olarak çalışıyorsak:
Bireysel olarak eğer motivasyonumuz farklı şeyler olabilir. Bazılarımız ekibin hedefine ulaşmasından heyecan duyarken bazılarımız ekipteki insanlarla çalışmaktan zevk alırız. Bu noktada bakış açımız hangisi olursa olsun, gerçekten hedefe ulaşacak rol almak ve onu gerçeklemek ekip adına en önemli nokta. Ancak bazen istediğimiz şeyleri yapmıyor olmamız veya motivasyonumuzun daha düşük olduğu şeylerle uğraşmak da ekip olmanın getirdiği bazı gereksinimler. Biz bazen bundan kaçarak yapmak istediklerimize odaklanmayı yararlı buluruz ama bu noktada bireysel olarak kazançlarımız ekibin başarısının önüne geçer ve diğer ekip arkadaşlarıyla bu noktada problemler yaşamamıza yol açabilir. O yüzden, böyle bir durum olduğunda da bulunduğumuz ekipte yönetici konumundaki kişilere veya ekibe, bu konuyu dile getirerek iletişimle bu sorunları konuşup çözmek gerekir. Yoksa büyüyen problemler, işlerin yetişmemesine, yanlış anlaşılmalara ve ekibin hedeflerinden uzaklaşmasına yol açar ve bu ekip üyesi olarak bize de kötü yansır ve azalan motivasyonumuz daha da düşer ve ekip dağılma noktasına kadar gidebilir.
Ben, genelde ekipte ihtiyaç olan karakterin analiz edilip o karakteri kendimize yakın buluyorsak uygulamanın sağlıklı olduğunu düşünenlerdenim. Yani ekipteki ihtiyaca göre, kendi bakış açımızı ve yeteneklerimizi farklı şekillerde ekibe aktarmanın ekip adına önemli olduğunu düşünüyorum ve bulunduğum ekiplerde ona göre rol almaya çalışıyorum. Yani çıktıya ulaşmak için gereken yolu seçiyorum. Bu bazen zorlu ve rahatsız edici olsa da çıktıya ulaştığınızda oldukça tatmin edici olabiliyor. Çıktıya ulaşamama durumu elbette olabilir ve bu noktada neler öğrendiğinize odaklanarak hatalardan öğrenmenin önemini algılamaya çalışıyorum. Bütün bunları yaparken ekiple iletişim kurup geri bildirim almak oldukça kritik. O yüzden ekipte pozisyon ne olursa olsun, eleştiriye, öğrenmeye ve yönlendirmeye açık bir ekip üyesi olmak, bireysel olarak en motive edici gelişme yöntemi olabilir görüşündeyim.
Eğer ekip içinde yönetici konumda çalışıyorsak:
Yönetici konumda çalışmak, ekip üyesi olmaktan çok daha zor olabilir. Öncelikle hedefi ve vizyonu doğru tanımlamak, ekip üyelerinin hepsinin sizle aynı şekilde bu hedefe inanmasını sağlamak ve birlikte yürümeye ikna etmek ilk olarak emin olmamız gereken noktalar oluyor. Bunu yaparken de ekipteki insanların vermek istediği çıktıları, ulaşmak istedikleri noktaları, çalışmak istedikleri şekil ve yöntemleri bilmek ve buna göre hareket etmek ve ekipteki insanların geri bildirimleriyle doğru yönlendirme ve değişiklikleri yapabilir olmak ya da uzlaşabilmek oldukça kritik olabiliyor. Aslında bana sorarsanız iyi bir yönetici ekipteki insanlara karşı fikirlerini doğru açıklamak ve onlardan en fazla verim alabileceği şekilde herkesin kabında doğru şekilleri almak oldukça önemli. Yani ekibi anlayarak birlikte sonuca yürümek hem tatmin edici hem de sonuca ulaşmak için en mantıklı yaklaşım olarak görüyorum. Tartışma ve problemleri adaletli bir şekilde çözmek, bireysel gizliliğe önem vererek ekipteki insanların birbirini anlamasını sağlamak ve onların ekipte kendileri ve hedef için doğru yöne evrilmelerini sağlayabilmek gerekli. Bu noktada iyi bir ikna, problem çözme yeteneğine sahip olmak ya da bunları öğrenip kendimizi geliştirmek güzel olabilir.
Son olarak da ekip içerisinde fikirlere değer vermek ve bu değerin de ekip üyeleri için çıktı olması bir ekibi ekip yapan hem hedefe hem de ekibe inanmayı sağlayan şey. Ben, bunu başarabilmenin oldukça zor olduğunu düşünsem de bir yöneticinin bu unsurları ortaya koyarak açık bir iletişimle hedefe ulaşabileceğini öngörüyorum.
Eğer sizde bir ekip içerisinde nerede yer almalıyım nasıl bir karaktere sahibim ve bunu nasıl ortaya koyarım diyorsanız aşağıdaki kişilik testleri yardımcı olabilir :)
16personalities
enneagram (bunu da bir ekip arkadaşımdan öğrendim :) )
Gördüğümüz üzere ekiple çalışmak daha zorlu görünse de aldığımız görevler ekip içerisinde bireysel olarak ya da ekip olarak gerçeklememiz gereken görevlerden oluşuyor. Her ikisine de hayatımızın her noktasında ihtiyaç duyacağız. Bana sorarsanız, ekiple çalışmak çevrenizde öğrenebileceğiniz insanlarla çalışabilmek olduğu için daha güzel ve heyecan verici geliyor.
Peki siz kendinizi en rahat nasıl çalışırken buluyorsunuz?
Ekiple mi? Bireysel mi?
"Bir ekibin gücü, her bir ekip üyesi, ekip üyesinin gücü is bulunduğu ekiptir." - Phil Jackson